Öğrenme süreci insan ömrünün tamamını kapsayan yaşam boyu devam eden bir süreçtir ve öğrenmenin yaşı, dönemi yoktur. Öğrenme sürecinde ilk olarak; gelen bilgi duyu organları yoluyla beyne girmektedir. Sonrasında bilgi kaydedilip organize edilir ve işleme konulup yorumlanır. Anlaşılan bilgi tekrar kullanılmak üzere depo edilir. Bilgi, bellekte düzenli ve anlamlı bir şekilde kodlanarak depolandığında öğrenme gerçekleşir.
Peki öğrenmeyi kolaylaştırmak için nasıl bir yöntem izlemeliyiz?
Bu noktadan 20. Yüzyılın nobel ödüllü filozofu Richard Feynman’ın yöntemlerinden faydalanabiliriz. Feynman’a göre bir şeyin adını/tanımını bilmek onu anladığınız anlamına gelmiyor.
Feynman Tekniğini hangi durumlarda kullanmalıyız?
Boş bir kağıt alın. Öğrenmek istediğiniz konunun başlığını kağıdın en üstüne yazın.
Kağıdın geri kalanına konuyu hiç bilmeyen birine anlatıyormuşçasına, mümkün olduğunca karmaşık ifadeler kullanmaktan kaçınarak öğrendiklerinizi yazın.Bir çocuğun bile anlayabileceği kadar basit bir dil kullandığınızda kendinizi de konuyu daha derin bir seviyede anlamaya ve konular arasındaki ilişki ve bağlantıları basitleştirmeye zorlamış olursunuz. Aynı zamanda yazdığınızı sesli olarak tekrar etmek çok daha etkili olacaktır.
Sözgelimi biyolojiden yazılınız var ve evrimi basit cümlelerle açıklamakta zorlanıyorsunuz. Biyoloji kitabınızı açın ve evrimle ilgili kısmı yeniden okuyun. Şimdi kitabı kapatın ve yeni bir boş kağıt alarak öğrenmiş olduklarınızı yazın. Bu aşamayı sorunsuzca hâlletiyseniz, asıl çalışma kağıdınıza dönerek çalışmaya devam edebilirsiniz.
Artık kağıda döktüklerimizi gözden geçirebiliriz.
Einstein’ın “Bir şeyi 6 yaşında bir çocuğa anlatamıyorsanız, siz de anlamamışsınız demektir” sözünden de anlayabileceğimiz gibi karmaşık bir jargon kullanıp kafa karıştırıcı açıklamalar yapmak yerine, dilimizi basitleştirmek ve benzerlikler kurmak anlamayı kolaylaştıracaktır.
Opsiyonel olarak: 6 yaşında birini bulup, öğrendiklerinizi ona anlatmayı deneyin. Sorunsuz bir şekilde anlıyorsa, siz de gerçekten anlamışsınız demektir.
‘’DUYABİLECEĞİMİZ EN GÜZEL DUYGU, BİLİNMEYEN KARŞISINDAKİ HEYECANDIR. (A.EİNSTEİN)’
Bu heyecanı hiç kaybetmemek dileğiyle öğrenme arzumuz hiç bitmesin.
Hatice Topaktaş